Çoğumuzun
gençlik çağına geçiş yıllarında;kelli felli,boylu poslu,yaşlı başlı biri sınıf
arkadaşımız olur,işte Safter kardeşimizle ilk tanışmamızdır... İlk
katıldığı günlerde (daha sivil elbiseli iken) sınıfın şeytanları Safter'i mazbut
talebelere takdim ederek; "Yeni Astronomi Hocamız Milli Basketbolcu"
diye çoğu arkadaşımızı işletmeye kalkarlar,başarısız oldukları da söylenemez.Bisiklet
sporu yaptığını görenimiz olmamış fakat kendisine bu spordan mı,yoksa emniyetli
olmasından mıdır? Sibop lakabıyla anılsa da;daha ziyade,oturaklı tavırları,ağır
konuşması, endamı ile "BABA" lakabını hemen almış,bu lakab da doğrusu
kendisine pek uymuştur. Eğitim öğretim
yılının başlamasıyla,sporcu seçme yarışına giren spor hocaları,Baba Safter'i görür
görmez saflarına çekmeye çalışırlar.Voleybolcu Kemal Alphan hoca,Safter'i gördüğünde
"EUREKA" diye bağırarak alır ve smaçör yapar.Ama çok yetenekli!...kardeşimiz,hiçbir
zaman takımda daimi yer bulamaz,zamanla kravat üstü eşofman takımında yerini alır. İyi
niyetli,hoş görülü,küçük büyük herkes tarafından sevilen sayılan bir kardeşimizdir.Baba
Safter Donanma'ya ilk makine subayı olarak başlamış,sonraları güverte subaylığına
geçmiştir.Topçuluktan sıyırıp,Mayıncı olmuştur. Mayın
tekamül kursu hatıralarında Sevgili Ereş derki; " Hocalarımız çoğu zaman
sınıf idaresini ona bırakır,kim hangi notu alacak,kim nereye tayin olacak gibi
kararları hep Baba Safter verirdi.Gemi devresinde Bombalı Makas'ın patlaması,Yılmaz
Çeliker'in "Öldüm Anam" diye kendini güverteye atması onun zamanında
olan tatlı anılarıdır." Donanmada
Baba'lıktan Dede'liğe terfi etmeden,erken müstafi olmuş ve serbest meslek hayatını
seçmiştir.7'den 70'e herkesin Baba Safter'imiz ve ailesine sağlık ve mutlu bir
yaşam diliyoruz.
Hocalar safında olduğu belli |