1957
Yılında sessiz sakin, zayıf bir genç olarak aramıza katıldı. Sonraki iki yıl da
gece ceza talimlerinde görülmeyerek sakinliğini sürdürdü. Daha sonra beyninde
bir açılımla (biraz da moda nedeniyle) kendisini gitar çalar ve şarkı söyler görmeye
başladık. Elvis Presley kadar olmasa bile, Türkiye’deki birçok taklidinden iyiydi
diyebiliriz. Harbiye sıralarında kendini aşırı beslenme ve spora vermesi nedeniyle,
fiziği “kas” yönünde, beyni de ders çalışırken zaman zaman hayallerimizi süsleyen
“karşı cins” yönünde gelişmeye başladı. Sinemalarda James Bond modası başladığında
Göksev Donanmaya çıkmıştı. “Yapılan bunca spora geliştirilen kaslara Donanmada
yazık oluyor” diye düşünen arkadaşımız, kendisini SAT ve SAS kurslarına katılmak
için programladı. Katıldığı SAS kursunun tam bir 007 Bond çalışmasına uymadığını
düşünerek bir ara SAT kursuna devam ettiyse de sonunda SAS’a geri döndü.
SAS’ta devamlı değiştirdiği için bir türlü bitiremediği bir “macera romanı” da
yazan arkadaşımızın, tabanca tutkusu da vardı. Yazlarını Gölcük’te atış poligonunda
atış talimleri yaparak geçirmesi nedeniyle TİM arkadaşlarını daha çok “sualtı”
görevlerine göndermiş ve onların eğitimlerinin üst düzeye çıkmasını sağlamıştır.
Emekliliğinde de gençliğini tatil köylerinde turistlere spor aktiviteleri sunarak
sürdüren arkadaşımız, SCUBA, TENİS, SU KAYAĞI, WINDSURF, JUDO, TABANCA ATIŞI dallarında
da sertifika sahibi olmuştur. Göksev kara sporlarına düşkünlüğü nedeniyle,
görevi dışında denize girmemiş hatta su kayağı yaptıracağı denizde şamandıraya
bağlı motora başında şapkası gözünde gözlüğü ve ağzında piposu ile birçok kereler
kurbağalama yüzerek gitmiştir. Şu anda bilindiği kadarıyla günlerini tenis
oynayarak ve tenis dersleri vererek oldukça “asude” bir şekilde geçirmektedir.
Bundan sonra da gençliğinin devamı ve hayallerinin gerçekleşmesi dilekleriyle
..... |