DOSTLAR SINIFI
 Önsöz
 Unutmayalım-Unutulmayalım
 Büyüklerimiz
 Komutanlarımız
 Öğretmenlerimiz
 Derslerimiz-Çizelgelerimiz
 Savarona Seyahati
 Subaylık Fotoğrafları
 Aramızdan Ayrılanlar
 Törenlerimiz
 Okul Günlerinden Bir Demet
 Şükran Gecemiz
 Anılarımız
 Mutlu Günlerimiz
 Sonsöz

 

<< dostlar sınıfı isim listesi
FİKRİ ULUÇ (57 - 1128)
 
DOĞUM TARİHİ/YERİ
:
06.04.1942 / İSTANBUL
SİCİL NO
:
62/3095
KAN GRUBU EVLENME TARİHİ
:
B RH (+)
22.10.1966
EŞ ADI/DOĞUM TARİHİ
:
NERİMAN - 02.07. -
ÇOCUKLARI VE DOĞUM TARİHİ
:
DENİZ - 02.10.1967
ECE - 21.08.1969
EV ADRESİ/TEL
:
ANGORA EVLERİ RÜYALAR SOK. NO: 9
BEYSUKENT / ANKARA
(312) 225 10 65 - (312) 287 64 26

Fikri, 1957 yılında, yüzünden gülümseme eksik olmayan, arkadaşlarının daima iyiliğini isteyen, çevresine pozitif enerji yayan bir genç olarak aramıza katıldı.
Okulda, “derslerden sonra spor yapmayan, gece talimine çıkar” kuralı kendisini etkilediğinden, sık sık adaya koşuya çıkar, genelde ön saflarda koşuyu sürdürür ve çamlar altında spordan, sonra okula dönerdi. Tabii ki Mayıs ayında, spordan sonra denize ilk girenlerden olurdu. Belki de, 1957, Haziran ayında, Komutanlık önü, ön bahçede ilk “şeytan uçurtması” yapıp, uçuran da kendisiydi.
Ön bahçedeki pentatlon sahasında sporu oyun oynarmış gibi yapardı.
Özellikle lisana karşı yeteneği olup, derslerde dikkatli bir dinleyiciydi.
Ders aralarında, öğretmen masası kapılır ve diğer sınıflarla “para maçı” yapılırdı. Maçlardaki oyun üstünlüğü rakiplerine pek kazanma şansı bırakmaz ve onlardan “GADDAR KEDİ” lakabını alırdı.
Yaz tatilini ve yüzme sporunu çok sevdiği için sınıflarını hep doğrudan geçer, bütünlemeye kalmadığı için de yazın tadını gönlünce çıkarırdı.
1962’de sınıfa verilen Tğm.lik resepsiyonunda bütün içkilerin tadına bakıp sonunda hepsini bir kenara bırakmış, yani iyi bir “içki içici” olamamıştı.
Erken evlenenlerdendir ve bir kızı bir de oğlu olunca defteri kapatmıştır.
“Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” ilkesinden hareketle, önce yaptığı sporla vücudunu geliştirmiş ve kafasının sağlamlığını da “kurmay” olarak kanıtlamıştır.
Her ne kadar çocukluğu ve gençliği İstanbul’da geçmişse de, görev gereği, Ankara’da bulunduğu sürece orayı da sevmiş ve emekliliğinde Ankara’da kalmıştır.
Halen iyi bir işi, olduğu ve mutlu yaşamına devam ettiği biliniyor.
Sağlık ve mutluluklar Uluç’lar!...
Ve işte Salı toplantılarından birinde Fikri için anlatılan bir anı:
Yıl 1960-61. Heybeliada Harp I. Öğle, muayene müraccat taburundayız. Sınıf subayımız Yzb. İsmet Çakmak gelip Fikri’nin önünde duruyor ve gerçekten inanılmaz birşey yaparak onu “sakal traşı olmamaktan” cezalandırıyor. Fikri’nin daha doğru dürüst sakalı yokken, o birkaç tel kılı nasıl gördü? Hayrettir!...