Yıllar
önce Ada'ya yerleşmiş,sevilen,sayılan bir ailenin efendi çocuğu Erdinç,görünümünün
aksine,(ne var görünümünde ,utanır insan biraz görünümüne bakar lakap mı takılır
adama)ince ruhlu,zarif esprili,sevecen bir kardeşimizdir.Onun karakterinin bir
özelliği de,çok ağır şakaları bile gülerek kaldırmasıdır.Adam kendiyle barışıktır. Derslerinde
başarılı olan Erdinç'in hocaları ile ilişkileri ağır başlı tavrından ve saygısından
olsa gerek hep iyi olmuştur. Bu kadar
methiye yeter.Gençlik yıllarında,yaz-kış,sıcak-soğuk demeden,Herkül'e benzediğini
zannettiği yapısını Ada kızlarına gösterebilmek için,donsa bile,bisiklet yaka
fanilası ile Ada rıhtımında bir aşağı,bir yukarı,kasılarak tek başına dolaşan
bir minik (!)... Altın kalpli kardeşimizi,Ada
kızlarından alan olmadı ama o,sonunda Füsun gibi bir pırlantayı kaptı.Malum darb-ı
meseli yazmaya gerek var mı demeyin,tabii ki yazacağız: "Armudun iyisini
zengin olanlar yer imiş." Metazori
sofra başı olan Erdiç'in masasında,genelde döndünün Erdinç'in tabağı dolduktan
sonra yapılması,bazı kişilerin zaafiyet geçirmesine neden olmuştur.Bu arada küçük
baş hayvanlarla oynaşmaktan,onları sıkıştırıp bağırtmaktan zevk alır.Pençeleri
(pardon)elleri çok güçlüdür.(Kızdırabildik mi Füsun?) İşte
bizim sevgili kardeşimiz Erdinç,seni ve dünya güzeli eşini çok seviyoruz ve her
zaman seveceğiz.Güler yüzünüz,tatlı muhabbetiniz sonsuz olsun. Sağlık
ve mutluluk dileklerimizle sizleri kucaklıyoruz. İşte
mutluluk ve güzellik bu
|