İşte
tam bir İstanbul beyefendisi.Boğaz çocuğu Beylerbeyi'lidir Aykut.Emekli bir kara
subayı olan rahmetli babası,uzun yıllar Beylerbeyi muhtarlığı yapmıştır. Aykut
1960 yılında Harp Okuluna girmiş,aramızda sessiz sakin kişiliğiyle sevilen bir
kardeşimiz olmuştur.Edebiyata uzaklığı sınıf geçecek kadar çalışmak zorunda kaldığı
"La Bruyere" in eserleri ile,yakınlığa dönüşmüştür.Öğrencilik yıllarında
mahalle arkadaşı Huysuz Virjin (Seyfi) ile arkadaşlığını,her fırsatta Müfit ve
Yılmaz'a anlatırdı.Beylerbeyi gençlerinin organize ettiği ramazan eğlencelerini
"Zarife Hanım" "Niko" kantolarını pek unutamaz." Hey
gidi günler hey " diyerek eskilere olan özlemini her zaman dile getirir. Donanma
hayatı sessiz ve sakin geçmiştir.Zaten gösterişi pek sevmez.Tülay bacımızla mutlu
evliliği de yavrularının yetişmesi gayreti ile mutlulukla devam etmektedir.Kendi
isteği ile emekli olduktan sonra uzun yıllar sivil gemilerde çalışan Aykut kardeşimiz,şimdilerde
küçük sağlık sorunlarının da üstesinden gelerek sağlıklı ve mutlu tam bir emeklilik
yaşantısı sürdürmektedir.Çok sıkı bir "Beylerbeyi" futbol takımı taraftarıdır.O
kadar ki ilerlemiş yaşına rağmen vakit buldukça (ki bulur) ve sağlığı elverdikçe
deplasman maçlarına bile giderek takımını desteklemektedir. Sevgili
Olcay'lar,size tüm yaşamınızda mutluluk,şans ve sağlık diliyoruz ve sizi çok seviyoruz. Utanmıyorsunuz
değil mi?
HAYIR
utanmıyoruz! Böyle olmuşuz.
|