İlkin
onu 1962-63 yıllarında tanıdığımı sanıyorum.İlk demenin nedeni,sonraları da onu
yeniden-yeniden tanımayı sürdürdüğümdendir. Biz
Varoluşçuluk çerçevesinde,sinema,müzük (özellikle Jazz),klasiklerde kendini bulduğu
Mozart ve Brucner'di .Dostluğumuz,ortak duygu bilgi alışverişinden kaynaklanıyordu.Sonra
kitapların,dergilerin,notların,eskilerin,yenilerin,tiyatroların (bir karlı kış
gecesi Ankara'ya Strinberg seyretmeye gidişimiz)Sinematiklerin,biraz içkilerin,gece
kulüplerinin (Ayla Dikmen'i ne kadar severdi),orkestraların aralarından biraz
körebe,biraz da köşe kapmaca örneği sürdü gitti.Aşklar,seviler niye yoktu acaba.Onlar
sadece sinema perdesinde miydi? Sonra,mesleğin
körelttiği beraberlikleri yaşadık.Çoğumuz evcildik.Neler yapıyordu?Sey.Hid.Oşi.D'sinde
saha çalışmalarını çok seviyor (harita mesaha) buralarda özgürlüğüne kavuşuyordu.Masa
başını pek sevmiyor,mesai bitiminden sonra evine geliyor,üstünü değiştirip doğru
Beyoğlu'na çıkıyor,Pasaj'a uğrayıp votka-birasını yudumlayıp herhangi bir sinemada
on dakikalık bir seyir (çok sevdiği bir kaç sekans belkide)ve Harbiye Orduevi'nde
bilardo oynuyor veya briç ustalarını seyrediyor.Sonrada son otobüsle Erenköy'e
evine dönüyordu.(Bu gece yarılarında bazen köpekler ve Bekçi'lerle de becelleştiğini
o kendine özgü üslubu ile anlatıp,kıs kıs güldüğünü düşünüyorum.)Ama bu programo
hafta sonları dahil akşamdan işliyordu.Uzun süre görüşemedik.Yalnızlık onun sürgün
ve krallığı idi sanki.Mutluydu.Emeklilik günlerimizde yine kaldığımız yerden başlamayı
çok düşledim.Ama o telefonu aldıktan sonra "sahip çıkamadık çocuğa"
diye mırıldandığımı hatırlıyorum.Bu düşündüklerimi bir bilebilse o zaman "I
did it my Way"diyeceğini de çok iyi biliyorum.İnsan hiçbir zaman dostlukları
ertelememeli.22 Mayıs 1988 Osmanbey Site Sineması'ndan çıkmış karşıya geçiyordu.Ah
o otobüs...Aydemir "Rest"in üzerine "Bir Pot Daha" diyebilirdi.Ama
diyemedi işte... Gerçekten BÜYÜKÖZDEN'din
bizce... |