Ben
Alaeddin Bey nasılım...Gedikpaşa'nın en yakışıklı Maren'i,pırıl pırıl,pantolon
bıçak gibi ütülü,bembeyaz ipek bir atıkı,kaput hafif kısaltılmış,compact bi valiz,eldivenler,boraksla
kolalanmış gömlek yakası.Lise I yatakhanesinin antikamsı boy aynasında profilden
kaşı hafif kaldırarak Clark bakışlarıyla hepimizden daha büyükmüş hissini uyandırır.Bu
his sonraki yıllarda da devam edegelir.Sakin ve ağırbaşlı tavırları ağır basarsa
da neşeli kahkahalarıyla asla unutulmaz.Kumkapı muhitinin etkisiyle iyi bir Bektaşi
Babası olabilir mi acaba...?Spiritüalizm'e mi merak sardı bilinmez ama bir eli
ile boynumuzun bir tarafını tutarituttuğu kişi hafif bir baygınlık geçirir (hani,aynı
"Uzay Yolu"dizisindeki Mr.Spock gibi)Epey arkadaşı kısa süreli uyutur.Şükür
ki hiç kimse bundan bir zarar görmez.Ama bir defasında Tahsin'in (Beyne giden
damarları öğretmek amacıyla herhalde)boyun damarlarına parmaklarıyla bira basar
(galiba biraz fazlaca)Tahsin yere düşüp çırpınmaya başlar.Zor ayıltırlar,böylece
bu abrakadabra seanslarının da sonu gelir. |