| MUZURLUĞUN
FİYASKOSU
Yıl 1960-61 Harp
I.Akşam mütalaalarından birisi daha bitmek üzere. Yaramaz muzurlardan Y.Akbaş
eski ders binamızın yemekhane tarafındaki çam ağacının tepesinde. Çete üyelerinden
S.Ayar ve K.Arbay’da merdivenlerin önündeki yangın valfının yanında mevki almışlar.
Daha önce plan gereği üst kat A kısmının ağaç tarafındaki penceresi açılmış, hazır.
Yangın hortumu ağacın tepesindeki Yılmaz’a uzanmış vaziyette, yangın valfı açılacak,
Yılmazda ağaç tepesinde açık pencereden ders çalışan inekçileri ıslatacak, kahkaha
ve gülme muzurluğu yapılacak . Tam bu sırada Nöb.Sb.Yzb. Muzaffer ÖZKANLI çıkıveriyor
ortaya; “Ne yapıyorsunuz çocuklar bu hortum ne, ağaca niye çıkartılmış” ve yukarıya
bakıyor; “Kim var orada, kimsin yahu sen” S.Ayar ve K.Arbay toz vaziyette. Yılmaz
Akbaş ağaç tepesinde hortum ve nozul elinde donmuş kalmış durumda. Yılmaz telaşla
aklına ilk geleni söylüyor.
“Efendim arkadaşlarla iddiaya girdik, ağacın
boyunu ölçüyorum.” Muzaffer Yzb. “Sen kaç dedin Kasımpaşalı” “10 Metre efendim”
“ Kaybettin koçum olsa olsa 6 metredir.” Deyip yürüyor ve de söyleniyor. “Keriz
ulan bunlar, bunlarda mesafe mefhumu da yok.” Yılmaz mı? Üstü başı beyaz çam pamukcukları,
her tarafı çam zamkları ile maymun gibi aşağıya inmece, hortumu hemen oraya bırakıp
voltaj almaca. Hem de 440.
Hey gidi Muzaffer Yüzbaşım. Kulakların çınlasın. |